Buradasınız: Ana Sayfa / Sohbetler / Allah'ı Niçin Anıyoruz / Şir'atül İslâm Şerhi'nin 154. Sahifesi İncelemesi

Şir'atül İslâm Şerhi'nin 154. Sahifesi İncelemesi


Bu kitabın reddiye olarak yazılmasına sebep camide yapılan zikrin bidat olduğuna dair, bir Vaiz Efendi'nin Şir'atül İslâm Şerhi'nin 154. sahifesini iddiasına delil olarak göstermiş olmasından ve güya; İbn-i Mesut'un (r.a.) camide zikri yasakladığını söylemiş olduğunu beyan etmiş bulunduğundan; o kitabın aynı sahifesini inceleyeceğiz ve iddiasının aleyhine delil olduğunu göstereceğiz. Şöyle ki: Şir'atül İslâm Şerhi'nin mezkûr sahifesinde, Vaiz Efendi'nin hilâfına olarak, zikrullah çok methedilmiş ve şiddetle tavsiye olunmuştur. Zira kitabın o sahifesi şöyle başlamaktadır:

 

"Allahu Teâlâ'yı zikretmek, nefs-i emmareyi düzelten amellerin en şiddetlisidir ve sevabı en büyük olan ameldir. Yine muhakkak ki kalbin pasını siler, cilalar. Zikir, imanın bayrağı ve alâmetidir ve münafıklıktan beraattır, ibadetin özüdür ve kurtuluş anahtarıdır. Zikrin sünneti de kalp huzuru ile yapılması ve sırda ihlâstır."

 

Dedikten sonra: "Hayber Gazası'ndan dönerken bir vadide Ashab-ı Kiram yüksek sesle tekbir getiriyorlarmış. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz: 'Sağıra veya gaibe çağırmıyorsunuz. Allah sizinle beraberdir.' buyurarak, itidalle zikir yapmalarını emretmiş. Dikkat edilmelidir ki, yasaklamamış; ancak fazla bağırmayın, buyurmuş, biraz seslerini kısmalarını istemiştir." dedikten sonra, müellif devamla: "Zikrin hafi veya cehri olacağını mürşit tayin eder. Müridin makamına ve haline göre ve bilhassa müptediye cehri yaptırır. Çünkü cehri zikir, kalpte birikmiş günah kirlerini koparır, temizler. Meşarık Şerhi'nde de böyle yazar." dedikten sonra, ilâve ederek: "Riya korkusu yoksa cehri zikir daha iyidir; çünkü işiten insanlara ganimet olur. Zikrin bereket ve feyzi, evlerde ve dükkânlardaki insanlara da erişir ve zikir sesinin eriştiği her yaş ve kuru, kıyamet günü zakir lehine şahadet eder." diyor.

 

Reddiye yazan Hoca Efendi; İbn-i Mesut'un (r.a.) cemaati yüksek sesle zikir yaptıklarından dolayı mescitten çıkardı dediği kısmı noksan tercüme etmiştir. İşine gelmeyen yeri almamıştır. Çünkü Şir'atül İslâm müellifi yukarıdaki beyanından sonra: "İbn-i Mesut (r.a.) Hazretleri'nin bunları; Seslerini normal yükseltmelerinden değil, aşırı bağırmaları yanında, yakışmayan hal ve durumlarını görmüştü de ondan men etmişti." diyor.

 

Bundan sonra, aynı müellif hafi zikre (Gizli yapılan zikir) geçiyor.

 

"Zikr-i hafi demek; bu zikri yapanın hafi makamında olduğu anlaşılır ve cesedimde ruhum mertebesinde bildiğim şeyhim de böyle izah etti." (Bu izahtan müellifin de bir mürşide bağlı ehl-i zikir olduğu ve mürşidine ziyadesi ile hürmetkâr bulunduğu anlaşılıyor) dedikten sonra: "Efdal-i zikir kelime-i şahadettir ve bunu da söylerken sesini de uzatır ki bütün azalar bundan nasibini alsın. Gafiller arasında ve çarşıda zikri ganimet bilmelidir." diye de bu faslı bitiriyor.

 

Şu izahattan ve aynen tercümesinden, Şir'atül İslâm sahibinin de: İbn-i Mesut (r.a.) Hazretleri'nin yüksek sesle zikredenleri yasakladı. Diye itiraz edenlere, bu sebeple men etmeyip; lâyık olmayan yakışıksız bazı hal ve durumlarını görüp, ondan yasakladığını izah etmekle; bizzat Şir'atül İslâm müellifi, camideki zikir aleyhinde bulunanlara cevap vererek, itirazlarını reddeylemiştir.

 

Bundan başka, aynı konuya Ruh-ul Beyan Tefsiri sahibi, tefsirin ikinci cildinde «Ela bizikrülâhi tatmeinnül kulub» ayet-i kerimesinin tefsirinde şöylece temas eylemiştir: "İbni Mesut (r.a.) Hazretleri'nin cehri zikri yasak ettiğine dair rivayet, o muhterem sahabeye karşı yapılmış bir iftira ve yalandır, böyle bir şey vaki olmamıştır. Buna vakti ile İstanbul'da Şeyh Sümbül Halvetî Hazretleri (Er-Risaletü-Tahkikiyye fi Tarîki's Sofiyye) adlı kitabında cevap verip, bu rivayetin yalan olduğunu ispat etmiştir. Çünkü ayet ve hadislerle emredilen cehri zikri yasaklamak; bu ayet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere aykırı olur ki, İbn-i Mesut (r.a.) Hazretleri bu emirlere asla muhalefet etmez ve iddia edildiği gibi, yasaklamak; ayet ve hadislerden başka, melâikenin fiillerine de muhalif olur. Zira yukarıda geçen hadislerde bildirildiği gibi; bir kısım melekler zikir meclislerini araştırırlardı ve yine İbn-i Mesut (r.a.) Hazretleri yasaklamış olsaydı; ayet-i kerimedeki: 'Camilerde Allah'ın zikrine mani olanlardan daha zalim kim olabilir?' (Bakara: 114) Tekdir ve tevbih-i ilâhisine muhatap olup, zalimler meyanına girer ki; İbn-i Mesut (r.a.) gibi sahabelerin ekâbirinden olan bir zat-ı âlî kadri bundan tenzih ederiz. İddia edildiği gibi, cehri zikri yasak etmemiştir, bu bir iftiradır." denmektedir.

 

Yine yukarıda, 72 numaralı hadis-i şerifin açıklamasında bildirildiği gibi; Türklerin iftihar edeceği büyük âlim, muhaddis ve mürşit veli; Gümüşhaneli Ahmet Ziyaeddin Efendi Hazretleri de, Ramuz-ül Ehadis Şerhi'ndeki, (Cilt-1, S.439) hadis-i şerif münasebeti ile bu meseleye temas etmiş ve İbn-i Mesut (r.a.) Hazretleri'ne isnat olunan bu yasaklamanın sabit olmayıp, iftira ve yalan olduğunu sarahatle bildirmiştir. Esasen, hadis ilminde, ravisi meçhul olan hadisler, makbul ve muteber sayılmaz. Binaenaleyh böyle gerçekçi âlimlerin kitaplarına bakmadan okumadan yalan iddia ve iftiralara kıymet vermek hocalarımıza yakışmaz.

Gezi