Buradasınız: Ana Sayfa / Sohbetler / Allah'ı Niçin Anıyoruz / Zikre Dair Hadis-i Şeriflerden Bazıları: 1 ~ 29

Zikre Dair Hadis-i Şeriflerden Bazıları: 1 ~ 29


Sabah namazını kıldıktan sonra, camiden çıkmayıp; güneş doğuncaya kadar camide ibadetle vakit geçirmek ve zikir yapmak hakkındaki ve yine; umumiyetle zikre dair hadis-i şerifler, Kütüb-i Sitte'nin (En muteber altı hadis kitapları) hepsinde fazlasıyla mevcuttur. Biz bunlardan birçoğunu toplamış olan; "Et-Terğib-u Vetterhib" adlı hadis kitabının Mustafa Muhammed Ammare'nin şerhinin, (Cilt-1, S. 294): "Kişiyi sabah ve ikindi namazlarından sonra; namaz kıldığı yerden ayrılmayarak, oturup zikir ile geçirmeye teşvik." Başlıklı faslından bir kaç hadis-i şerifi numune olarak alıyor; sonra, diğer kitaplardan toplanan konumuza dair hadislerle devam ediyoruz.

 

1 — Hazret-i Enes (r.a.)'dan rivayeten, Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki: "Her kim sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikrullah ile meşgul olur, sonra da kerahet vakti çıkınca, iki rekât namaz kılarsa, tamam, tamam, tamam hacc ve umre sevabı gibi olur." buyurmuştur.1

 

"Cabir (r.a.) diyor ki: 'Peygamberimiz (s.a.v.) sabah namazını kılınca, musallasında güneş doğuncaya kadar otururlardı.' Bu hadisin şerhinde de deniyor ki: 'Sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar oturup zikir ile meşgul olmak mendup oldu.'"2

 

2 — Resûlullah (s.a.v.) "Bir cemaatle sabah namazı kıldıktan sonra, onlarla birlikte oturup, güneş doğuncaya kadar Allahu Teâlâ'yı zikretmek, bana, İsmail (a.s.) evlâtlarından dört köleyi azat etmekten daha sevgilidir." buyurmuştur.

 

"Bu hadis-i şerif bildiriyor ki; 'Bir köle azat eden, o kölenin her bir uzvuna mukabil, kendi uzvundan bir azası cehennemden azat olunur. Bir köle azat etmekle, bütün günahlara kefaret husule gelmekle beraber; burada fazla olarak, Peygamber evlâdından olan köle azat edilmesiyle daha fazla sevap elde edilir."3 diye yazılmıştır.

 

3 — Resûlullah (s.a.v.) buyurmuş ki: "Her kim, sabah namazı kıldığı yerden ayrılmayıp kuşluk vaktinde iki rekât duha namazı kılıncaya kadar dünya kelâmı konuşmaz, yani, hayırdan başka ağzından söz çıkmazsa, günahları denizköpüğünden çok olsa da mağfiret olunur."

 

Hadisin diğer rivayetinde de buyrulmuş ki: "Her kim, sabah namazını kıldıktan sonra oturur ve güneş doğuncaya kadar zikir ile uğraşırsa, ona cennet vacip olur."

 

4 — Resûlullah (s.a.v.) buyurmuş ki: "Her kim sabah namazını kıldıktan sonra, güneş doğuncaya kadar, Allahu Teâlâ'yı zikreder, sonra da iki veya dört rekât namaz kılarsa onun vücuduna cehennem ateşi dokunmaz."

 

5 — Hazret-i Ayşe (r.a.) validemiz, Resûlullah (s.a.v.)'den işittim, buyurdu ki: "Her kim sabah namazını kıldıktan sonra oturduğu yerden kalkmaz ve dünya işinden bir şey ile meşgul olmayarak, Allah'ı zikreder ve duha (kuşluk) vaktine kadar zikir ile meşgul olup; sonra, dört rekât duha namazı kılarsa; anasından doğduğu gün gibi günahlarından çıkar ve onda günah kalmaz."4

 

6 — Hz. Ömer (r.a.) diyor ki: "Bir gün Resûlullah (s.a.v.) Necid tarafına bir müfreze asker gönderdi, çabucak bol ganimetle döndüler. Bizden bir kişi dedi ki: 'Böyle kısa zamanda çabuk dönen ve bol ganimet getiren hiç bir müfreze görmedim.' diye hayret edince; Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: 'Size, bundan daha çabuk ve daha bol ganimetle dönen bir cemaat bildireyim mi? Bir cemaat sabah namazına hazır olurlar, namazı kıldıktan sonra otururlar hep birlikte güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikrederlerse; işte en kısa zamanda en efdal ganimet elde eden cemaat bunlardır.' Manevî ganimet olan; en yüksek sevaba nail olurlar, demek istemişlerdir. Ashab-ı Kiram ve Selef-i Salihin Rıdvanullâhi Teâlâ aleyhim Efendilerimizin de, Sabah namazını kıldıktan sonra, duha vaktine kadar camilerden ayrılmayıp, zikir ve sair tespihlerle meşgul olduklarını ve âdetleri bu şekilde cereyan ettikleri açıklanmaktadır.5

 

7 — Hz. Osman (r.a.)'ın rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: "Sabah namazından sonra namaz kıldığı yerden ayrılmayıp güneş doğuncaya kadar Allah'ı zikreden kimse, sabah namazından sonra zikri bırakıp, işine koşan kimseden daha ziyade merzuk olur."

 

8 — "Toplantınızın hakkını eda ediniz. Şöyle ki: Meclisleriniz de Allah'ı çok zikrediniz, yolunu şaşırmışlara yol gösteriniz ve haram olan kadınlara bakmayınız." buyrulmuştur. Bu hadis-i şerifte, cemaatle zikrin çok yapılmasına dair emr-i Peygamberi dikkati çekicidir. Toplantıları çok zikir ile yapmak ve az zikir ile iktifa etmemek gerektiğine işaret buyrulmuştur.6

 

9 — "Enes (r.a.)'ın rivayet ettiği hadis-i şerifte, Peygamberimiz (s.a.v.): 'Cennet bahçelerine yolunuz uğrarsa; otlayın, çok faydalanın, manevî meyvelerinden çok yiyiniz.' buyuranca; Ashab-ı Kiram: 'Ya Resûlullah, dünyada cennet bahçesi yok; o halde cennet bahçesi nedir?' diye sordular. O zaman buyurdu ki: 'Zikir halkalarıdır.' Bu hadis-i şerifte, sabah namazından sonra, cemaatle zikir halkası kurup, toplulukla zikir yapmak tasvip buyrulmuştur. Zikir halkasının âdeta cennet bahçesi olduğunu beyan buyurmakla; zikir için birçok kişinin toplanıp, yani daire kurup, zikreylemelerini cennet bahçesine benzetmiş ve ona katılmayı emir buyurmuştur."7

 

"Minberimle evim arası, cennet bahçelerinden bir bahçedir." hadis-i şerifinin şerhinde de; 'Buraya zikir ve namaz için, meleklerin âdeta hücum ettikleri ve zikir halkaları da öyle olduğundan, cennet bahçesi sayıldığı' yazılmıştır."8

 

10 — "Hadis-i şerifte: 'Peygamberlerin hepsi Süleyman (a.s.)'dan kırk sene evvel cennete gireceklerdir, Müslümanların fakirleri de zenginlerinden kırk sene evvel cennete girecekler, salih müminler de diğerlerinden kırk sene önce cennete gireceklerdir. Ve şehir halkı olan müminler de, köylülerden kırk sene evvel gireceklerdir.' Çünkü şehirliler, köylülerden faziletlidir; ibadetlerinde cemaatle yapışları çok olur ve zikir halkaları çok kurarlar ve o memlekete bir belâ ve musibet gelse meselâ açlık, hastalık salgını ve düşman istilâsı gibi, bunlardan en çok zarar gören şehirler halkı olur." buyrulmuştur. Zikir halkaları çok kurdukları, cemaatle zikir yaptıkları için; şehir halkının, bu yüzden köylülerden kırk sene evvel cennete girecekleri beyan buyrulmuştur. Cemaat ve zikir halkası köylerde bulunmaz. Şu halde sabah namazından sonra camiden ayrılmayan cemaatin, zikir halkası kurup, zikir yapmaları Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz tarafından tavsiye buyrulmuştur."9

 

11 — "Hadis-i şerifte: 'Her kim sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra, camide oturup da, yüz ihlâs okursa; Allah'tan başka kimsenin bilmediği, yalnız kendisi ile Allah'ın bildiği günahları mağfiret olunur.' buyrulmuştur."10

 

12 — "İbn-i Ömer (r.a.) in rivayet ettiği hadis-i şerifte, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyuruyor ki: 'Size haber vereyim mi hangi amelleriniz hayırlıdır, günahlarınızı en çok neler temizleyicidir ve derecelerinizi en yükseltecek hangisidir ve dahi altın ve gümüş paradan tasadduk (Sadaka vermek) etmenizden de üstün hatta o kadar ki, sabahtan düşmanla karşılaşıp onları öldürseniz veyahut onlar sizi öldürüp şehit etse, bütün bunlardan üstün ameliniz nedir? Allah'ı çok zikrediniz, hepsinden hayırlısı ve sizi temizleyici ve derecelerinizi yükseltecek olan amel budur.' denmiştir."11

 

"Zikirsiz mal infakı ve harp etmek boş yeredir. Zahir ve batın bütün illetleri ancak zikir yok eder. Azaların sultanı olan kalbe müessir olur. Ondan Allah yolunda mal ye can feda etmek ve diğer hasenat doğar. Şu halde zikir hepsinden hayırlı ve üstündür. Diğer ibadetler vasıta ve sebeptir. Zikir ise en yüce maksuttur. Zikrin faziletine «Fezkuruni ezkürküm» ayeti ve yine «Ene celisür menzekereni ve ene maahü iza zekereni» hadis-i kutsileri delildir."12

 

13 — "Agâh ol, dikkat et, seni dünya ve âhiret hayrına ulaştıracak amellerin mesnedi, yani; direği ne olduğuna delâlet edeyim mi? Dünya ve âhiret hayrını sana elde ettirecek amellerin esası olarak; zikir ehli ile oturmanı, onların meclislerine devam etmeni, şiddetle tavsiye ederim. Yalnız kaldığın zamanda da, mümkün, olduğu kadar boş durmayıp, ağzında dilini zikrullah ile hareket ettir."13

 

Yetmiş bin kelime-i tevhid okuyarak, nefsini satın al diye Muhyiddin-i Arabî Hazretleri'nin tavsiyesi de mevcuttur. Bu hadis-i şerifte de cemaatle toplu bir halde zikir yapılmasına ve bu cemaatten ayrılmamak gerektiğine dikkatimiz çekilmektedir.

 

14 — "Hazret-i Enes (r.a.)'in rivayet ettiği hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurmuş ki: 'Başın tepesinden hacamat olmak unutkanlık getirir. Bundan kaçınınız ve «Lâ ilahe illallah» sözünü çok söyleyiniz ve istiğfarı da çok yapın, çünkü çok tevhid ve istiğfar, dünyada zilletten emin kılar ve âhirette de cehenneme karşı kalkan vazifesi görerek, insana iki emniyet verirler.' buyrulmuştur."14

 

15 — "Hadis-i şerifte: 'Dünya melundur ve dünyadaki şeylerden ancak zikrullah ile buna müteferri olan veyahut din ilimleri okumak veya okutmak melun değildir.' buyrulmuştur." 15

 

Hadis-i şerif: "Zikrullah ashabı ve ilimle uğraşanlar melun değildir, diğer insanlar övez gibidir, onlarda hayır yoktur."

 

Hadis-i şerif: "Allah yolunda sarf edilmiş sadakadan, zikir yüz defa üstündür." 16

 

Hadis-i şerif: "Harpte zikir yapmak, verilen sadakalardan yedi yüz defa üstündür."

 

Hadis-i şerif: "Zikir sadakadan ve oruçtan da hayırlıdır."

 

"Sabah namazından sonra, gün doğana kadar cemaatle oturup zikir yapman, İsmail (a.s.) evlâtlarından her birinin değeri 12.000 olan dört köle azat etmekten daha sevgilidir. Yine ikindi namazından sonra, cemaatle oturup, gün batıncaya kadar zikir etmek beherinin kıymeti 12.000 olan İsmail (a.s.) evlâtlarından dört köle azat etmekten, bana daha çok sevgilidir."17

 

16 — İbn-i Abbas (r.a.)'ın rivayet ettiği hadis-i şerif: "Üç taife insanlar, şeytanın ve onun askerlerinin şerrinden korunmuşlardır: Birincisi, gece ve gündüz Allah'ı çok zikredenler. İkincisi, seher vaktinde istiğfar eyleyenler. Üçüncüsü, Allah korkusundan ağlayanlar."18

 

Hadis-i kutside: "Allahu Teâlâ buyuruyor ki: "Benim kullarım içinde velilerim ve sevgililerim şu kimselerdir ki: Ben anılınca, onlar da anılırlar ve onlar zikredilince de ben anılırım."19

 

Allahu Teâlâ buyuruyor ki: "Kulum beni yalnız olarak kendi nefsinde zikrederse, ben onu meleklerimden bir cemaat içinde zikrederim. Eğer o beni bir cemaatle, zikrederse ben onu Refik-i Âlâ'da zikrederim."

 

Şu halde bu hadis-i kutsilerden anlaşılan namazda olduğu gibi cemaatle yapılan zikir, yalnız yapılan zikirden efdal imiş.

 

17 — Hadis-i şerif: "Kur'ân ve zikrullahtan veyahut hayırlı bir sual veya hayıra verişten başka, camideki her söz lağıvdır." yani, boştur.20

 

18 — Ebu Hüreyre (r.a.)'ın rivayet ettiği hadis-i şerifte buyrulmuş ki: "Hangi camide Allah zikredilirse melekler bu zikredenleri kuşatırlar, etraflarında dönerler ve daha fazla zikrediniz de Allah'ta size rahmetini arttırsın derler ve yaptıkları zikir bu meleklerin arasında ve meleklerin de kanatları açılmış olarak göğe çıkar." Bu hadis-i şerifte de, camilerde cemaatle zikir yapılması açıkça emir buyrulmuş ve müminler bu ibadete teşvik olunmuştur.

 

19 — Hadis-i şerif: "Sabah ve akşam Allah'ı zikretmek; Allah yolunda bir harbe girip, kılıcı kırılıncaya kadar savaşmaktan hayırlıdır."21

 

20 — Hadis-i şerif: "İçinde zikir yapılan ev diri, zikr yapılmayan ev ise ölü gibidir."22

 

21 — Hadis-i şerif: "Allah'ın zikri olmaksızın çok konuşma. Çünkü zikirsiz çok söz söylemek, kalbin kasvetindendir. Kalbi kararmış kimseler, yani zikirsizler, Allah'tan muhakkak çok uzaklaşmışlardır."23

 

22 — Hadis-i şerif: "Allah'ı her taş ve ağaç yanında zikret." demek ki, her uğradığımız yerden zikirsiz geçmemek ve orada bulunan eşyanın, buna şahit olması gerektiğini bu hadis-i şeriften anlıyoruz.24

 

Bu hadis-i şerifte: "Gizli ve aşikârede, hazarda ve seferde, kalp ile veya lisan ile zikrin çok yapılmasına dair şiddetli teşvik vardır." dendikten sonra; İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri'nin, "Başkaları sizi kınasa ayıplasa da çok zikrediniz." dediğini yazıyor.25

 

"Yemeğinizi zikrullah ve namazla eritiniz ve böyle yapmadan uyumayınız, çünkü kalbiniz kararır." 26

 

"Taam zulmettir, zikir ise nurdur. Zikrin nuru ile taamın zulmeti gider." Süfyan-i Sevri (r.a.) Hazretleri bir gece karnını tam doyurursa sabaha kadar zikir yapar ve gündüzün karnını doyurursa geceye kadar zikir yaparmış.27

 

24 — Hadisi Şerif: "Muaz ibn-i Sebel (r.a.)'a Resûl-i Ekrem (s.a.v.): 'Allah'a ibadet et, ona bir şey şerik etme ve Allah'ı görür gibi ibadet et, nefsini şimdiden ölmüş mevtalardan say. Allahu Teâlâ'yı her rastladığın taş ve ağaç yanında zikret, bir kötülük yaptığın vakit hemen arkasından bir iyilik yap, gizli kötülüğe karşı iyiliği de gizli yap, alenî kötülüğe mukabil iyiliği de alenî yap. Bütün bunlardan fazla, insanı tutacak bir şeyi sana haber vereyim mi? (Bu sırada mübarek eli ile diline işaret buyurarak) insanoğlunu baş üstü cehenneme yuvarlayan bu dilden başka nedir?' buyurdu."28

 

25 —"İnsanların derece itibarı ile en yüksekleri, Allah'ı zikredenlerdir."29

 

26 — Hadis-i şerifte: "İmanın efdali Allah için sevmek ve Allah için buğuz etmekliğin ve dilini zikrullahta kullanmaklığın, nefsine sevdiğini diğer insanlara da sevmen ve nefsine hoşlanmadığın bir şeyi diğer insanlara da hoşlanmayışın ve hayır söylemen veyahut susmandır." buyrulmuştur.30

 

27— Hadis-i şerif: "Allah'ı o kadar çok zikrediniz ki; sizi görenler deli desinler."31

 

 

28 — Peygamberimize (s.a.v.) "Hangi mücahitler ve hangi oruç tutanlar ve hangi namaz kılanlar ve hacc yapanlar ve sadaka verenlerin hangisinin ecri ve sevabı çoktur ve büyüktür?" diye sordular. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz buna cevaben buyurdu ki: "Bunlardan Allah'ı en çok zikredenin sevabı ve ecri en büyük olanıdır."

 

29 — Hadis-i şerif: "Ey Büsre, her günah işlediğin zaman Allah'ı zikret ki, Allah da seni mağfireti ile zikretsin, kocana itaat et ki, dünya ve âhiret hayrı için sana yeter. Ana ve babana iyilik yap ki evinin bereketi çok olsun."32

1 Bu hadîs-i şerîf, "Râmuz-ül Ehadis" kitabı, S. 426'da da mevcuttur.

2 Feyz-ul Kadir Şerhi Camiü's Cağir lil menavi, Cilt-5, S. 1460

3 Feyz-ul Kadir, Cilt-5, S. 255

4 Bu hadîs-i şerîf Ataullah İskenderani Hazretleri'nin "Miftah-ül Felâh ve Misbah-ül Ervâh" kitabının nihayetindeki "Bab-ül Rika" babında da zikredilmiştir.

5 Tergip Şerhi, Cilt-1, S. 298

6 Râmuz-ul Ehadis Şerhi, Cilt-1, S. 159

7 Ramuz-ül Ehadis, S. 64 ve Levakıh-ül Envar-ül Kutsiye fi Beyan-i uhud-il Muhammediye, S. 114

8 Mişkat-ül Mesabih Şerhi, Cilt-1, S. 448

9 Ramuz-ül Ehadis, S. 191

10 A.g.e., S. 427

11 A.g.e., S. 164

12 Mişkat-ül Mesabih Şerhi, Cilt-1, S. 13

13 Ramuz-ül Ehadis, S. 166 - Bu hadîs-i şerîfin izahına dair; Ramuz Şerhi, Cilt-2, S. 221 ve Cilt-4, S. 521'de de tafsilât vardır. İsteyen oralara baksın.

14 Ramuz-ül Ehadis, S. 202

15 Ramuz-ül Ehadis, S. 208

16 Kitab-ı Zühd ve Rekaik, S. 192

17 Ramuz-ül Ehadis, S. 98

18 Ramuz-ül Ehadis, S. 266

19 Ramuz-ül Ehadis, S. 329

20 Ramuz-ül Ehadis, S. 342

21 Ramuz-ül Ehadis, S. 346

22 Ramuz-ül Ehadis, S. 391,

23 Ramuz-ül Ehadis, S. 478

24 Ramuz-ül Ehadis

25 Ramuz-ül Ehadis Şerhi, Cilt-1, S. 439

26 Ramuz-ül Ehadis Şerhi, Cilt-1, S. 439

27 Ramuz-ül Ehadis Şerhi, Cilt-1, S. 444

28 Ramuz-ül Ehadis, S. 73

29 Ramuz-ül Ehadis, S. 74 – Ayrıca, Ramuz-ül Ehadis Şerhi, Cilt-1, S. 487'de tafsilât vardır. İsteyen oraya baksın.

30 Ramuz-ül Ehadis, S. 76

31 Ramuz-ül Ehadis, S. 80

32 Ramuz-ül Ehadis, S. 486

Gezi