Buradasınız: Ana Sayfa / Sohbetler / Allah'ı Niçin Anıyoruz / Zikre Dair Hadis-i Şeriflerden Bazıları: 30 ~ 53

Zikre Dair Hadis-i Şeriflerden Bazıları: 30 ~ 53


30 — Hazret-i Ömer'in (r.a.) kızı, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) hanımlarından olan Hafsa (r.a.) validemize Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ey Hafsa çok konuşmaktan sakın, çünkü zikrullahsız çok konuşmak kalbi öldürür ve sana zikrullah ile çok konuşmayı tavsiye ederim. Çünkü zikrullah ile yapılan çok konuşma kalbi diriltir."

 

31 — Hadis-i şerif: "Hazret-i Ayşe (r.a.) validemizden, Peygamberimiz (s.a.v.): 'Boş kalınca ne yapar?' diye sordular, cevaben: 'Her zaman zikir ile meşgul olurdu.' dediler."1

 

Bunun şerhinde deniliyor ki: "Bütün vakit ve zamanlarında abdestli, abdestsiz veya cünüp olsun, ayakta, otururken ve yatarken ve yürürken, hayvana binmiş iken, talip ve matlup iken, hazarda ve seferde, sıhhat ve marazında, her nefesi zikrullah ile girer ve çıkardı. Bütün hallerinde zikir yaparlardı."

 

Mevlit sahibi Süleyman Çelebi (r.a.) de, Mevlidinde:

"Her nefeste Allah adın de müdam

Allah adıyla olur her iş tamam."

Diyerek; her nefesin zikirsiz geçirilmemesini işaret etmiştir. Zikr-i daim ehlullahın hasletidir.

 

32 — El İttihafatis-seniyye Bil Ehadissil Kutsiyye Şerhi, Ennefehatüs Selefiye Şerhül Ehadisi Kutsiyye, isimli bir hacc dönüşü Şam'dan aldığım Kutsi Hadisler Şerhi kitabından alınan hadis-i kutsiler:

 

Hadis-i kutsi: "Kulum beni zikrettiği ve dudakları zikir sebebi ile hareket ettiği müddetçe; ben kulumla beraberim." buyrulmuştur. Şerhinde deniliyor ki: "Âbit, yani kul, Halik’ını zikrettiği ve bu sebeple iki dudağı hareket ettiği müddetçe Allahu Teâlâ kulu ile beraberdir. Bundan, zikr-i cehrinin, zikr-i hafiye üstün olduğu anlaşılıyor." denmektedir.2

 

Hadis-i kutside: "Ben kulumun, beni zannedişine göreyim ve o kulum beni zikrettiği müddetçe ben onunla beraberim."3

 

33 — Hazret-i Muaz (r.a.) diyor ki: "Resûlullah'a (s.a.v.)'e, 'Amellerin efdali ve Allah'a en yaklaştıracak olanı hangisidir? Bana haber ver.' diye sordum. Buyurdu ki: 'Daima zikretmek, hatta ölürken bile; dilin zikrullaha devam edişinden yaş ve ıslak olarak ölmendir.' buyurdu."4

 

34 — Bunlardan başka, bütün hadis kitapları zikir hakkında ayrı fasıllar açmışlar, uzun uzadıya zikrin faziletinden bahseden hadis-i şerifleri yazmışlardır. Bunlardan misal olarak, Ettergibü vetterhib kitabının şerhi (Cilt-2, S. 393): Allah'ı gizli ve aşikâr olarak çok zikretmeğe teşvik ve çok zikretmeyenler hakkındaki cezaları bildiren babındaki uzun devam eden hadis-i şeriflerden bazı numuneler alıyorum. Ez cümle:

A — Resûlullah (s.a.v.)'e sordular ki: "Kıyamet günü Allah yanında derece itibarı ile hangi kullar efdaldir?" buyurdu ki: "Allah'ı çok zikredenler."

 

B — "Bir kimse, gece teheccüde kalkıp, ibadet etmekten aciz ise ve bol sadaka veremiyorsa ve düşmanla muharebeden korkup da harbe gidemiyorsa; o halde Allah'ı çok zikretsin." buyurmuştur. Demek ki zikrullah; bütün bu ibadetleri telafi ediyor.

 

35 — Peygamberimiz (s.a.v.): "Âdemoğlunun azaptan kurtaracak zikrullahtan daha tesirli bir ameli yoktur." buyurunca; Ashaptan sordular ve dediler ki: "Allah yolunda cihattan da mı üstündür?" Cevaben buyurdu ki: "Evet cihattan da üstündür, ancak; harbe giren mücahit, o kadar harp edip düşman kırıyor ki, kılıcı kırılana kadar. O zaman bu üstündür."5

 

36 — Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah'ı topluca zikrediniz ki bunu gören münafıklar size müraisiniz desinler." demek ki: Camilerde veya başka yerlerde zikreden cemaate hücum etmek, onları yasaklamaya çalışmanın; nifak alâmeti olduğu bu hadisten anlaşılıyor. 6

 

37 — Ebu Hüreyre (r.a.) diyor ki: "Mekke'ye gidiyorduk. Cümdan Dağı'na geldik, Resûlullah (s.a.v.): 'Teferrüd edenler, sebkat ettiler.' buyurdu. O zaman, Ashap sordular. 'Ya Resûlullah müferridün kimdir?' buyurdu ki: 'Allah'ı çok zikredenlerdir, onlar Allah'ın zikrini ziyade severler ve çok devam ederler. Haklarında dedikodu yapan münafıklara aldırış etmezler, işte bunların zikri ağırlığını yani günahlarını döker. Cenâb-ı Hakk'a Kıyamet gününde günahsız olarak hafifçe vuslat ederler.'buyurdu."

 

38 — Hadis-i şerif: "Şeytan hortumunu insanın kalbine kor. Eğer insan zikre başlarsa; şeytan kaçar, zikri unutursa, şeytan insanoğlunun kalbini emer."

 

39 — "Cennet'te her şey var. Dünyadaki hiç bir şeye hasret çekilmez; ancak dünyada zikirsiz geçen saatlere acıyıp, ne olaydı o boş geçirdiğimiz saatleri de zikir ile geçirse idik, diye hasret çekecekler." diye Peygamberimiz (s.a.v.) buyurmuştur.

 

"Âdemoğluna Allah'ı zikretmeksizin geçen her saat için kıyamet günü zikirsiz geçirdiği zaman hasret olacaktır."7

 

"Zikrullahtan daha efdal sadaka yoktur."8

 

40 —"Zikir meclislerinde hazır olmak ve Allah'ın zikri için toplantı yapmağa teşvik." 9 hakkındaki faslından bazı hadis-i şerifler alıyorum ki; bu hadis-i şeriflerden, topluca cemaat halinde zikrin, münferit zikirden efdal olduğu ve cemaatle zikirde asla bidat bulunmayıp; bilakis Peygamber'imizin (s.a.v.) teşvik ve emir buyurduğu bir ibadet olduğu, güneş kadar meydana çıkacaktır. Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri bir hadis-i şerif çok uzun olup; söz uzayacağı ve çok yer işgal edeceğinden; ortasından büyük kısmını yazmayıp bıraktım. Sonundan az bir kısmını daha almakla yetindim. Hadisin tamamını görmek isteyenler, Kütüb-ü Sitte'de ve diğer hadis kitaplarında, hatta İmam-ı Nebevî'nin "Riyazü's-Salihin" kitabında dahi bulup, okuyabilirler.

 

 

Kısaca manası: Allah'ın hafaza meleklerinden başka, yeryüzünde dolaşıp sırf zikir meclislerini araştıran bir takım melekleri vardır. Bunlar dağılıp zikir meclislerini ararlarken, bunlardan birisi bir camide cemaatin zikir yaptıklarını görürse, diğer arkadaşları meleklere bağırarak; "Koşunuz, geliniz, aradıklarımızı bulduk." der. Bütün melekler bu zikreden cemaati kuşatırlar, kanatları ile semay-ı dünyaya kadar sararlar... Sonra durumlarını Cenâb-ı Hakk'a arz ederler. Meleklerle Allahu Teâlâ arasında konuşma cereyan eder.

 

Bahsi kısaltmak için bu konuşmayı yazmıyorum.

Sonunda Cenâb-ı Hakk meleklere: "Şahit olunuz ey melekler, ben bu zikredenleri mağfiret ettim" buyurur. Bu defa meleklerden birisi der ki: "Ya Rabbi, bu zikredenlerin içinde onlardan olmayan bir yabancı da var, o yabancı bu zikreden cemaat içinde, birisini aramak için gelmiş, bunları zikir halinde görünce bitinceye kadar beklemek için, içlerine karışmış. Bu itibarla o yabancı kişi, zakirlerden değildir. Onu da mı affettin?" diye sordu. Cenâb-ı Hakk tekrar buyurdu ki: "Bu zikreden cemaat öyle bir kavimdir ki; bunlarla oturan kimse şaki olamaz, mademki onların arasına karıştı o da saittir, onu da mağfiret ettim." buyuruyor.

 

Bu hadis-i şerifin şerhinde Şerkavî diyor ki:

"Zikir meclislerine oturanların feyizleri, yekdiğerine sirayet eder, bu da Allah'ın bir ihsanıdır ve cemiyetli zikrin faziletidir." Bu hadisi takip eden diğer bir hadis-i şerifte: "Allahu Teâlâ, zikir meclisinde bulunan cemaatle melâikeye karşı övünüyor." buyrulmuştur.

 

Yine bir kişi gelmiş, Resûlullah (s.a.v.) Efendimize şikâyet ederek: "İbn-i Revana çok zikir meclisi kuruyor, Ashabı toplayıp zikir yaptırıyor." demiş. O zaman Resûl-i Ekrem (s.a.v.): "Allah ibn-i Revaha'ya rahmeti ile muamele etsin, çünkü Allah'ın meleklere karşı övündüğü zikir meclislerini seviyor." buyurmuştur.

 

Demek ki Ashap'tan İbn-i Revaha (r.a.) Hazretleri de sık sık zikir meclisleri kurup Ashab-ı Kirama zikir yaptırırmış. Resûlullah (s.a.v.) Hazretleri de, bu hareketlerinden dolayı İbn-i Revaha'yı takdir ve tahsin buyurmuştur.

 

Hadis-i şerifin şerhinde: "Zikir için toplanıp, cemaatle yapmakta üstün meziyet ve yüksek mertebe vardır." denmiştir.10

 

«Lâ yeşka celisühüm» şerhinde bu hadis-i şerifte, ehli zikir ile ihtilâta teşvik vardır. Ayet-i kerime'de de: "Sadıklar olan; ehli zikirle olunuz." (Tevbe: 119)

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

 

buyrulmuş ve bazı arifler de: "Allah ile sohbet ediniz, buna kadir olamazsanız, Allah ile sohbet eden zakirler ile sohbet ediniz." dedikleri beyan edilmiştir.11

 

41 — Hadis-i şerif: "Bir cemaat ihlâs ile zikre oturup, zikrederse; gökten bir melâike onlara: 'Bu zikir meclisinden günahlarınız sevaba çevrilmiş olarak ve mağfiret olunmuş bulunarak kalkınız.' diye bağırır."12

 

42 — Bir gün, Abdullah ibn-i Revaha (r.a.) Ashap'tan topladığı bir cemaate, mescitte zikir yaptırıyordu. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bunlara uğradı, buyurdu ki: "Ey zikreden cemaat, sizler bir cemaatsiniz ki, Cenâb-ı Hakk: 'Sabah akşam beni zikreden kimselerle sen de otur, nefsini onlarla sabret.' ayet-i kerimesini sizin sebebiniz ile inzal etti." (Hadisin devamı uzun sürdüğünden o kısmı geçiyorum) Hadisin sonunda da, Cenâb-ı Hakk: "Sizi mağfiret ettim, bu kavimle oturan şaki olamaz." buyuruyor.

43 — Abdullah ibn-i Amir (r.a.) diyor ki: bir gün Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'e "Zikir meclislerinde bulunmanın ecr-i sevabı nedir?" diye sordum. Buyurdu ki: "Zikir meclislerinde bulunmanın sevabı cennettir."

 

44 — Hazret-i Cabir (r.a.) anlatıyor. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz yanımıza teşrif eyledi ve buyurdu ki: "Ey insanlar! Allah'ın yeryüzünde zikir meclislerini arayan melekleri var. Bulduklarında zikir meclislerine hulûl edip orada dururlar, sizler de cennet bahçelerinde otlayın." Ashap'tan bazısı sordular: "Ya Resûlullah cennet bahçeleri nerede?" Buyurdu ki: "Zikir meclisleri cennet bahçeleridir. Sabah ve akşam zikir meclislerine devam ediniz. Nefsinizi zikre alıştırın, her kim Allah'ın yanında kendi mevkiini ve derecesini bilmek isterse; Allahu Teâlâ'ya kendi kalbinde ne kadar yer verdiğine dikkat etsin. Çünkü siz Allah'a kalbinizde ne kadar tazim ile zikir ve tefekkür ile yer verirseniz, Allah da size o nispette mevki verir."

 

45 — Hadis-i şerif: "Bir cemaat zikrullah için oturduklarında; bunları melâike sarar, bunlara dua ederler ve Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti bunları kaplar ve üzerlerine rıdvan ve vakar iner ve Allahu Teâlâ bu kullarını mukarrebin melekleri yanında anar."

 

Bu hadis-i şerifin şerhinde: "Bu cemaatle zikirden maksut olan; zakirlere katılmak için nefsini Allah'ın zikri uğrunda zakirler arasında hapsetmektir ki zakirlerin nefeslerinin bereketine nail olsun ve onların ünsiyetinden haz alsın denmekle; zakirlerin feyizlerinin birbirine geçtiği kabul edilmiştir."13

 

46 — "Muhakkak Cenâb-ı Hakk kıyamet günü bir takım kavimleri ba's edecek ki; yüzleri nurlu olarak inciden minberler üzerine oturacaklar, herkes bunlara gıpta edecek hâlbuki bunlar; Peygamber ve şehit değiller." Peygamberimizin (s.a.v.) bu sözünü dinleyen bir Arabî, dizleri üzerine kalkar: "Ya Resûlullah, onları bize tarif et de bilelim?" deyince Resûlullah (s.a.v.): "Onlar muhtelif kabilelere mensup oldukları halde, Allah rızası için sevişirler ve yine muhtelif memleketlerden oldukları halde zikrullah için toplanıp Allah'ı zikrederler."

 

Zikre dair hadis-i şerifler pek çoktur. Ehemmiyeti büyük ve ibadetlerin efdali olduğundan, zikir hakkında (s.a.v.) Efendimiz pek çok hadis-i şerif irad buyurmuştur. Bunlardan bir kısmını yukarıda yazdık. Bunların haricinde, hadis kitaplarında birçok hadisler var, hepsini yazmak mümkün değil, bazı kaynakları zikrederek geçeceğim. İsteyen o kitaplardan okusun. Meselâ: "Zikir meclislerinde hazır olmak ve zikir yapmak için toplanmak faslı" başlıklı fasılda cemaatle zikir yapmanın faziletlerine dair gayet açık hadis-i şerifler var. 14 Yine: "Zikir meclislerinde toplanmanın müstahap ve sevaplı ibadet olduğuna dair" bahisten de, toplu zikir yapmak gerektiğine ve faziletine mütedair hâdis-i şerifler var. 15

 

47 — Buharî ve Müslim'deki bu hadis-i şeriften başka: "Allahu Teâlâ'nın 99 esması var, 100 den bir eksik; her kim bunları ezberler de okursa cennete girer."16

 

48 — Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayeten, Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "«Lâ ilahe illallâhü vahdehü lâ şerike lehü, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve âlâ külli şeyin kadir...» her kim bu tevhidi günde 100 kere okursa 10 köle azat etmek gibi sevap kazanır. Ve 100 sevap yazılır. 100 günahı silinir ve o gün geceye kadar şeytandan korunur. Bundan fazla sevaplı bir kimse çıkamaz. Meğerki bundan fazla olarak, aynı tevhidi okumuş olan."

 

49 — "Her kim, bir günde 100 defa bu tesbihi okursa, denizköpüğü kadar da olsa günahları dökülür." tesbih şudur: «Sübhanellahi ve bihamdihi.»

 

50 — "Her kim ki sabah namazından sonra, ayağını değiştirmeden ve konuşmadan; 10 kere «lâ ilahe İllâllahü vahdehu lâ şerike leh, lehül mülkü velehül hamdü yuhyi ve yumit vehü ve âlâ külli şeyin kadir» tevhidini okursa, Allah ona 10 sevap yazar, 10 günahını mahveder ve 10 derece yükseltir ve o gün hoşa gitmeyecek her şeyden korunur, şeytandan muhafaza olunur ve o kimseye o gün hiç bir günah erişemez, af olunur. Ancak şirk affolunmaz."17

 

51 — "Resûlullah (s.a.v.) kadar kimse namaz kılamazdı. Mübarek ayakları, fazla kıyamdan şişerdi, zikir yapanların da en çok zikir yapanı yine Resûl-i Ekrem (s.a.v.) olurdu."18

 

52 — "Muhakkak ki Allah-u Teâlâ'yı zikretmek şifadır, insanları anmak ise dert ve marazdır."19

 

"Allahu Teâlâ'yı Ramazan'da zikreden mağfiret olunur ve Ramazan'da Allah'tan bir şey isteyenin duası reddolunmaz."20

 

53 — "Her kim harflerinin hakkını vererek ve çekerek «La İlahe illallah» derse, büyük günahlardan 4000 günahı yıkılır." buyrulmuştur.21

 

"Saadetin esası tevhit ve taat, şekavetin esası da şirk ve isyandır. Bu kelime-i tevhide bir şey benzemez; denk, muadil olmaz onun için tek (Vahid) oldu. Benzeri bulunsa idi; iki ve daha ziyade olurdu. Nitekim hadis-i kutside, "Allahu Teâlâ buyuruyor ki: '7 kat gökler ve 7 kat yerler ve bunlarda bulunan mahlûkat, mevcudat mizanın bir kefesine koyulsa «Lâ ilahe illallah» hepsinden ağır gelir.' Onun için, zikirlerin efdali oldu. Bununla zikretmek; Allah kelimesi ile zikirden efdaldir. Çünkü nefyi ve ispatı toplamıştır ve ziyade ilim ve marifeti ihtiva etmektedir. Onun için bu zikri tavsiye ederim. Zira bu en kuvvetli zikirdir. Nuru en parlaktır, karşılığı da parlak cennettir, dünya ve ukba necatı bununladır. 12 harfi vardır ki 12 aya bakar ve her harfi ile 1 ayın günahı kefaret olunur, harfleri şefevidir. Yani, dudaktan çıkan harfler olmadığı için, kalabalık yerlerde okunsa da kimse farkına varmaz."

 

Bazı ekâbir demişler ki: "Her kim Salı gecesinin sülüs-i ahirinde (Gecenin son üçte biri) cem-i himmet ve huzuru kalple 1000 defa «Lâ illâllah» der de, bunu bir zalime gönderirse; Allahu Teâlâ onun mahv ü helakini tacil eder. Yine her sabah abdestli olarak 1000 kere okursa; rızık sebeplerini Allah kolaylaştırır ve uyuyacağı zaman 1000 kere okuyanın ruhu Arş'ın altında geceler o âlemden gıdalanır."

 

Hadis-i şerifte: "Padişah zikrullahtaki fazileti bilse, padişahlığını terk edip; zikirle uğraşırdı, tüccar da zikrullahtaki fazileti bilse ticaretini terk edip onunla uğraşırdı ve zakirin tesbihinin sevabı, arz ehline paylaştırılsaydı, her birine dünyanın 10 katı sevap isabet ederdi."

Muhyiddin-i Arabî Hazretleri denmiş ki: "Boynunu cehennemden azat ettirmek ve nefsini Allah'tan satın almak için 70.000 defa «Lâ ilahe illallah» oku; o zaman Allah cehennemden seni azat eder. Yahut kim için okursa onu azat eder." 22

 

Hadis-i şerif: "Berat gecesi bir kimsenin ağzından çıkan «La ilahe illallah» zikrinin, Allah'ın huzuruna kadar yükselmesine ve varmasına hiç bir şey mâni olamaz ve perde olmaz."23

1 Ramuz-ül Ehadis, S. 554

2 Kutsî Hadîsler Şerhi, S. 74

3 Kutsî Hadîsler Şerhi, S. 68

4 Kutsî Hadîsler Şerhi, S. 151

5 Feyz'ül Kadir Şerh-ü Camiüssağir Lil-menavî, Cilt-5, S. 457

6 Etterğib-ü Vetterhib Şerhi, Cilt-2, S. 399

7 Ramuz-ül Ehadis, S. 383

8 Camiüssağir Şerhi Feyz'ül Kadir, Cilt-5, S. 451

9 Etterğib-ü Vetterhib Şerhi, Cilt-2, S. 401

10 Mişkat-ül Mesabih, Cilt-3, S. 8

11 A.g.e., Cilt-3, S. 9

12 Bu hadis-i şerifi Sehl ibn-i Hanzda (r.a.) da rivayet etmiştir.

13 Mişkat-ül Mesâbih Şerhi, Cilt-3, S. 2

14 Keşf'ül Gumme An-cemül Ümme, Cilt-1, S. 340, İmam-ı Abdülvehhab Şarani Hazretleri'nin

15 Fıkhü's Sünne, Cilt-4, S. 202

16 Camiü's Sağir Şerhi, Feyz'ül-Kadir, Cilt-2, S. 483'ten başlayan hadisler.

17 Ettergib-ü Vetterhib Şerhi, Cilt-1, S. 303

18 Ramuz-ül Ehadis, S. 547

19 A.g.e., S. 122

20 A.g.e., S. 285

21 Ramuz-ül Ehadis Şerhi, Cilt-4, S. 521

22 Ruh-ul Beyan Tefsîri, Cilt-3, S. 671

23 Ramuz-ül Ehadis Şerhi, Cilt-5, S. 128

Gezi