Bazı Büyüklerin Zikre Dair Sözleri
Zikir ehlinin mübarek kandil gecelerinde evlerde toplanarak cemaatle tesbih namazı kıldıklarına da bazı kimselerin itiraz ettiklerini, nafile namazların cemaatle kılınamayacağını bildirerek zikir ehline böylece tarizde bulunmalarına da iştirak etmiyoruz. Çünkü Hacı Mehmet Zihni Efendi merhumun meşhur "Nimetül İslâm" kitabı "Salât-ı Vitir" bahsinde: Alâ sebilittedaî ezan ve kametle kılınan nafilelerin mekruh olup böyle olmazsa, mekruh olamayacağını beyandan sonra diyor ki: "Çünkü aleyhisselâm Efendimizin salât-ı teheccüdde Hazret-i İbn-i Abbas'a ve salât-ı vitirde Hazret-i Âişe'ye imamet ettikleri olmuştur. Hazret-i Enes'e ve bir yetime ve bir de acuzeye imameten iki rekât nafile kıldıkları dahi zikrolunmuştur. Esas olan adem-i kerahettir." demiştir.
İbn-i Abidin'in ifadesine göre Hazret-i Ömer (r.a.) Hazret-i Ebu Bekir (r.a.)'ı defnettikleri gece vitri cemaatle kılmışlardır. Kerahet böyle ahyânen yani arada sırada yapılmakta olan da değildir. Asla sebilil muvazaba (devamlı olan) olanındadır ki hilâf-ı mütavares olduğu için bidati mekruhadır.
Sure-i Kadir tefsirinde deniyor ki: "Nafile namaz, ezan ve kametsiz kılınırsa, kerahetsiz caizdir. Bunu ulemanın çoğu sarahatle beyan etmişlerdir. Meşhur fıkıh kitaplarından "Nikaye Şerhi"nde ve diğer eserlerde ve Muhit kitabında da: 'Nafilelerde mutlak olarak imama uymak mekruh olmaz.' denmiştir. Meselâ Kadir, Regaip ve Berat geceleri gibi kandil gecelerinde kılınan tesbih namazı ve sair nafilelerin cemaatle kılınması gibi. Zira mü'minlerin güzel gördüğü Allah yanında da güzeldir. Manevî zevkten yoksun olup cemaatle nafile kılanlara ta'n edip hücum edenlere aldırış etme. Çünkü hadım (husyeleri çıkarılıp iğdiş edilmiş) erkekler kadından zevk almadıkları gibi, hücum edip kabul etmeyenler cemaatle kılınan nafile ibadetlerdeki Allah'a münacatın zevkini ve taatlerdeki tatlılığı, halâveti ve kandil gecelerinin faziletlerini bilmezler." dedikten sonra şu Farisî beyti yazmıştır:
Şiir: "Herkes güldeki cilvelerin manalarını anlayamazlar, sen onun şerhini bülbüldeki yazılmamış defterden dinle."1
"Nafilelerin bir kısmında cemaat müstehaptır. Teravih namazı gibi, bir kısmının sünnet olarak kılınması ancak cemaatle kılındığı zaman tahakkuk eden namazlardır ki bayram namazları, küsuf (Güneş tutulması) ve yağmur duası namazları gibi ki bunlar münferit kılınmaz, cemaat şarttır ve bir kısmı da mutlak nafilelerdir ki, bunların mekruh olması cami gibi muayyen bir mekânda ve çok büyük cemaatle kılınması halindedir. Fakat az cemaatle evlerde kılınırsa mekruh değildir, caizdir. Hanbelî mezhebine göre ise; 'Bütün nafilelerde ve hatta farz namazların sünnet-i müekkedelerinde bile cemaatle kılınmaları mubahtır.' denmektedir."2
İmam-ı Gazali, Berat gecesi 10 rekât nafile namaz kılınacağını buna "salâtül-hayr" dendiği ve geçmiş salihlerin (Selef-i Salihîn) bu gece toplanıp bu nafile namazını cemaatle kıldıklarını söylemektedir.3
Nimet'ül İslâm'ın Kitabü's Salât babında deniyor ki: "Seyyid Mürtaza merhum, Şerh-i İhyâ'da selef-i salihinin salat'ül-hayrda cemaat olduklarını dahi zikretmiştir."
Yine büyük Türk ve Müslüman velisi ve âlimi ve 150 kadar kıymetli eserlerin müellifi meşhur Bursalı İsmail Hakkı (k.a.s.) Hazretleri'nin basılmamış "Temam-ül Feyz" kitabında: Şeyhin emri ile imam olup Regaip ve tesbih namazlarını cemaate kıldırdığını yazdıktan sonra diyor ki: "Biliniz ki ulemayı kiram ve meşayih-i izam bu güne kadar Regaip, Berat ve Kadir gecelerinde kılınan nafile namazları cemaatle kılmakta devam ettiler. İmam-ı Gazali de bu namazların müstehap olduğuna hükmetti."
Osmanlı Padişahları yaptırdıkları cemilerin evkaf menşurlarında: Camileri imamlarının bu kandil gecelerinde cemaate imam olup tesbih ve emsali nafile namazları kıldırmalarını yazmışlardır. Zamanlarının uleması da bu nafile namazlarının cemaatle kılınmasında kerahet olmadığında ittifak etmişlerdir. "Esasen imamlar dalâlet üzerinde toplanmazlar, mü'minlerin hoş gördükleri Allah yanında da güzeldir. Binaenaleyh nafile namazların cemaatle kılınmasını inkâr edip buna muarız olan münkirlerin sözlerine aldanmayınız. Çünkü bu adamlar her asırda tanburlarına bir nağme ilâve ederler. Davulun sesi uzaktan hoş gelse dahi davulun içi boştur, koftur." buyurmaktadır.
Hadis-i şerif, Resûl-i Ekrem (s.a.v.): "Bir namaza gelip de cemaatle farz kılındığını görürsen onlara uyup beraber kıl; şayet farzı kılmışta gelirsen yine imama uyup kıl, senin için nafile olur." buyurmuştur.4
Demek ki farzı kılmış olsak dahi nafile kılmak için farz kılan cemaate katılacağız ve nafilemizi cemaatle eda edeceğiz. Bu hadis-i şeriften de nafile namazın cemaatle kılınacağı anlaşılıyor ve emir de ediliyor.
İmam Abdülvehhab Şarani Hazretleri, Beş vakit namazla cemaate devam etmek ve cemaatle kılınması meşru kılınan nafile namazlarda da cemaate devam etmek hakkında tergib ve teşvik edilmektedir.5
"Nafile namaz ezan ve kametsiz olarak cemaatle mescidin bir tarafında kılınırsa mekruh olmaz ve yine nafile namazlarda imama iktidâ mutlak suretle mekruh değildir. Meselâ Kadir gecesi, Regaip ve Şaban'ın 15. gecesi olan Berat geceleri ile bunlara benzeyen tesbih namazı gibi nafile namazlar cemaatle imama uyularak kılınır, mekruh değildir. Zira mü'minlerin güzel görüp beğendiğini Allah da beğenir; 'Muhit' adlı meşhur Hanefî fıkıh kitabı da böyle yazar." denmektedir.6
Bu bahsettiğimiz delillerden bilhassa mübarek kandil geceleri, faziletli gecelerde ezan ve kametsiz olarak; imama uyup tesbih namazı veya bu gecelere mahsus nafile namazlar kılınmasında asla kerahet olmadığı meydana çıktı.
İbn-i Abbas (r.a.)'tan nakledilen ve diğer sahabelerce de rivayet edilen tesbih namazı hakkındaki hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, amcası Hazret-i Abbas (r.a.)'a özet olarak buyuruyor ki: "Ey amca 300 tekbir ile bu tesbih namazını kılarsan işlediğin günahların evveli ve ahiri, yenisi ve eskisi, hatalısı ve taammütlüsü, küçüğü ve büyüğü, gizlisi ve aşikâresi mağfiret olunur. Muktedir olursan bu namazı her gün kıl, her gün kılamazsan her cumada, olmazsa ayda bir kere kıl. Onu da yapamazsan senede bir kere kıl, onu dahi yapamazsan ömründe bir kere kıl" buyurmuştur.7
Şârih Kahireli Mustafa Ammare Hazretleri diyor ki: "Babam bu namazı muhafaza ederdi ve kendisi imam olur, amcalarım ve başka şahıslar cemaat olurlar, cemaatle kılarlardı." buyurmuştur.8
Bu kıymetli namaz zorca olduğundan her insan tek başına kılamaz. Bu namazı kıldıracak kimseler, imamlar arasında bile pek azdır. Şu halde bunu kıldıracak bir imam bulup da ona uymayan ve böylece kılmayan kimse de büyük bir fırsat kaçırmış, ömründe bile kılmamış olur ve muazzam sevaptan mahrum kalır. O halde mü'minleri bu sevaba nail etmek için yegâne çare; mübarek gecelerde senede bir kaç defa imama uyarak evlerde tesbih namazı kılmakla mümkün olur. Demek ki imamsız kılınması imkânsız gibi olan bu namazı bir imamın kıldırması ve mü'minlere hizmet edip onları büyük sevaba nail etmesi pek kıymetli bir ibadettir. Esasen usul-ü fıkıh kaidesindeki: "Bir şeyin imali ihmalinden hayırlıdır". Bunun için tesbih namazını cemaatle kılmayı terk ve ihmal etmekten; cemaatle kıldırıp halkı sevaba nail etmek daha doğrudur.
"Peygamberimiz gece nafile namazlarının cemaatle kılınmasını teşvik ederlerdi. Hiç cemaat bulunmasa bile sabi, çocuk, biri de kadından ibaret iki kişi ile dahi olsa cemaatle kılmayı emrederdi. Buyurdu ki: 'Bir kimse gece uykudan uyanıp karısını da uyandırarak karısına imam olup cemaatle nafile teheccüt namazı kılarlarsa, hiç olmazsa iki rekât kılarlarsa Allah'ı çok zikretmiş kimselerden yazılır ve sayılırlar.'"
İbn-i Abbas Hazretleri anlatıp diyor ki: "Ben on yaşında çocuktum ümmül mü'mininden olan (mü'minlerin anaları hükmünde olan Peygamberimizin hanımları) halam Meymune'ye misafir vardım. Gece Resûlullah namaza kalktı ben de gece namazına kalktım beni başımdan tutup sağ tarafına geçirdi ve bana imam olarak nafile namazlar kıldırdı."
Bu hadis-i şeriflerden nafile namazlarının cemaatle kılınması Resûl-i Ekrem'in sünnet-i fiiliyesi olduğu ve asla kerahet bulunmadığı görülmektedir.
Bursalı İsmail Hakkı Hazretlerinin Kitab-ül Hitab'ında (S.186) faziletli gecelerde ihya için kılınan namazların müstahabattan olduğuna dair tafsilât vardır.
Bursalı M. Tahir Efendi'nin meşhur "Osmanlı Müellifleri" kitabında: Fatih, Beyazid ve Ayasofya camilerinde va'z ü irşat ve telif-ü asar ile iştigal etmiş halvetiyle meşayih-i kiramından fazl-u irfan ile şöhret bulmuş Abdülehad Nuri Efendi'nin "Risale fi cezavi edainneva-fili bilcemaati" isimli kitabını da beyan etmektedir.
بسم الله الرحمن الرحیم
1 Ruh-ul Beyan Tefsiri, Cilt-4, S. 682
2 Kitab-ül Fıkıh âlel Mezahibil Erbaa, S. 303, Dört mezhebe ait fıkıh kitabı "Mısır Evkaf Nezareti"nin Arapça tab ettirdiği nüsha.
3 İhya-ul Ulûm, Cilt-1, S. 168
5 İmam Abdülvehhab Şarani (r.a.) Hazretleri'nin, "Leva-kih'ül Envar'il-Kutsiyye fi Beyan'il Uhud'il-Muhammediye", Cilt-1, S. 31