Buradasınız: Ana Sayfa / Sohbetler / Allah'ı Niçin Anıyoruz / Zikre Dair Ayetlerden Bazıları: 11 ~ 28

Zikre Dair Ayetlerden Bazıları: 11 ~ 28


11 — "Rabbinin ismini sabah ve akşam zikret Habibim. Allah'ın zikrine bütün vakitlerde devam et." (İnsan: 25)

12 — "Yani: Korku namazını (Harp esnasında kılınan namazdır) kıldıktan sonra, ayakta, otururken ve yatarken cemi hallerde Allah'ı zikir ve yâd ediniz. Hatta savaşa giriştiğinizde bile ayakta kılıç çalarken, dizleyip atış ederken, yaralanıp yere düştüğünüzde Allah'ı unutmayınız." (Nisa: 103)

 

"Allahu Teâlâ'nın zikrine devam ediniz, murakabesini muhafaza ediniz ve her halde dua ve münacatta bulununuz, hatta kılıç çalarken ve düşmanla çarpışırken de. Nitekim Cenâb-ı Hakk, diğer ayet-i keriminde buyuruyor ki: 'Düşmanla karşılaştığınız da onu durdurunuz, yakalayınız ve Allah'ı çok zikrediniz ki, felâh bulasınız.'"1 (36 numaralı ayet-i kerime tefsirine de bakınız.)

 

13 —"'Namaz kılınıp bittiğinde artık arzu ettiğiniz yere dağılınız ve Allah'ın fazlından talepte bulununuz ve Allah'ı çok zikrediniz.' (Cuma: 10) yani dağılıp çıktığınızda da Allah'ı unutmayınız da gerek intişar ve gerekse kazanç esnasında ve gerek sonra ve gerek evvel, Allahu Teâlâ'yı esma-i hüsnâsı ile çok zikredin. Nam-ı ilâhisini gerek kalbiniz ve gerekse dilinizle yâd edin ki, felah bulabilesiniz. Büyük murada eresiniz."2

 

"'Allah'ı çok zikrediniz ve zamanı kesirde anınız. Allah'ın zikrini yalnız namaza inhisar ettirmeyiniz. Namaz dışında da her yerde ve her zaman zikir yapınız.' diye tefsir edilmiş ve Farisi şu beyit de derç edilmiştir.

Şiir;

Hulâsa Hakk'ın zikri, zahir ve batının cemiyetini muciptir

Ve dünya ve âhiret kurtuluşunun sebebidir.

Bir nefes Allah'ı zikirden gafil olma;

Zira her iki âlemin hayrı, zikirle husule geldi.

Aşk ehline zikir, her zaman hal oldu;

Canlara asayiş ve gönüllere sükûnet verdi."3

 

"Kur'ân-ı Kerim'de; 'Allahu Teâlâ'yı yeryüzüne dağıldıktan sonra da zikredin.' (Cuma: 10)

 

 

فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ وَابْتَغُوا مِن فَضْلِ اللَّهِ وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيراً لَّعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

 

 

Bu dağılma faydası size dokunacak sebeplerden ötürü olacaktır, bu sıralarda da zikri unutmayın denmiştir."4

 

13 — "Allahu Teâlâ'yı çok zikreden erkek ve kadınlara Hakk Teâlâ mağfiret ve ecr-i azim hazırladı." (Ahzab: 35) buyrulmuştur.

 

"İbn-i Abbas Hazretleri'nin tefsirine göre; namazlardan sonra ve sabah akşam ve yatakta yatarken ve gece uykudan uyandıkça ve evine girip çıktıkça Allah'ı zikretmeli ki, ayetteki müjdeye nail olan zikr-i kesir elde edilsin, denilmiştir."5

 

"Mücahit diyor ki: 'Allah'ı ayakta, otururken ve yatarken zikretmedikçe, ayet-i kerimelerdeki çok zikredenlerden olamaz.'"6

 

"Zikri terk etmek için ruhsat verilmiş olsa idi, Zekeriya (a.s.)'a verilirdi. Çünkü Allahu Teâlâ Zekeriya (a.s.)'a (Al-i İmran: 41)

 

أَلاَّ تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ إِلاَّ رَمْزًا وَاذْكُر رَّبَّكَ كَثِيراً

 

üç gün insanlarla konuşmamasını ve fakat bu sıralarda Rabbini çok zikretmesini emir buyurarak; zikri ayrık yapmıştır; yani istisna etmiştir. Harpte bile, en çetin savaşlarda dahi, zikr-i kesir ile emir buyurmuştur."7

 

15 — "Ve Rabbinin ismini zikret, gece ve gündüz an ve kendini her şeyden çekerek Rabbine çekil ihlâs ile onun emr ü taati ile meşgul ol, içinde yüzdüğün dünya meşağıl ve mekasıdı, alâkası gönlünü asla işgal etmesin, o senin Rabbin bütün maşrık ve mağribin Rabbidir. Bütün cihan onun taht-ı rububiyetindedir." (Müzemmil: 8) Ondan başka ilâh yoktur. Kemal-i muhabbet ile sevilip gönül verilecek ve ibadet edilecek, emrine teslim olunacak, ondan başka mabut yoktur. Onun için: ancak onu vekil tut, ona dayan."

 

16 — "Eğer Allah nâsın bir kısmını, bir kısmı ile def etmese idi; yani, mütecaviz zalimleri, müfsitleri ve kâfirleri; âdillerle, salihlerle ve müminlerle defetmesi olmasaydı; savmanalar, kiliseler, salutalar (havralar) ve içinde Allah ismi çok zikrolunan mescitler yıkılırlardı." (Hacc: 40) (Bu ayet-i kerimenin şu manasından mescitlerin, içinde cemaatle zikir yapılmak için ihdas edildikleri anlaşılmaktadır). Nitekim o defi yapılmayan yerlerde ilhad görülmektedir.

 

"Görülüyor ki; mescitler, içinde ismullahın kesiren zikredilir olması ile tavsif edilmiştir ki; bunda iki nükte vardır. Birincisi; İslâm ibadetinde ismullahın çok zikredilmesi maksud-u aslî olduğunu tasrih. İkincisi de; diğerlerinin vazı-i aslı olan zikrullahtan udûl (yoldan çıkma) ile başka maksatlarda kullanıldığına işarettir."8

 

Şu halde: Camilerde çok zikir yapılması gerektiği ve camideki ibadetlerde ferden yapılmayacağından cemaat halinde icra edileceği ve ismullahın çok zikredilmesi de dinimizde asıl maksut olduğu bu ayet-i kerimede de açıklandığına göre, camilerdeki Müslümanları, bu mukaddes zikir ibadetinden men etmek caiz olamaz.

 

"Allah'ın zikri bu zaman ehli için; Rabbimizin gazabından emandır."9 denmiştir.

 

"Resûlullah (s.a.v.): 'Mescitlerinizi yollar yapmayınız, ancak zikir yahut namaz için kullanınız.' buyurmakla; camilerin, ancak zikir ve namaz için yapıldığını; bunlar için kullanılıp, başka bir musibette taziye için, ticaret ve sair işler için kullanılmamasını emretmektedir. Camilerin iki maksat için yapıldığı birisi zikir diğeri namaz olduğu açıkça buyrulmakla bu sarahat karşısında, camide toplu zikir yapılmaz demek, cehaletten başka bir şey değildir. Bu hadis-i şerif konumuz olan ayet-i kerimenin tefsirini de yapmış oluyor."10

 

17 — "Şanım hakkı için; muhakkak ki size siret-i Muhammediye de her noktayı nazardan pek güzel bir örnek vardır: Allah'a ve âhiret gününe ümit besler olup da, Allah'ı çok zikretmekte olan kimseler için, yoksa sade dünya hayatı ve ziynetini arayanlar ve Allah'ı ve âhireti düşünmeyenler için değil." (Ahzab: 21)11

 

"Zikr-i kesir, bütün vakitleri ve hallerinde yapılmalıdır. Allah'a vuslat ve âhirette kurtuluş bulabilmek için; ibadet ve taate devam etmesi sonucunu verecek, zikr-i kesir lâzımdır ve böyle zikr-i kesirle Resûlullah'a uyulmuş ve o mübarek zatı kendisine örnek almış olduğu tahakkuk eder."12

 

18 — "Her kim Rabbinin zikrinden i'raz ederse o, onu gittikçe yükselen bir azaba sokar." (Cin: 17)

19 — "Her kim de zikrimden yüz çevirirse, ona dar bir maişet vardır ve onu kıyamet günü kör olarak haşrederiz."(Taha: 124)

 

"'Her kim zikrimden yüz çevirirse' demek; o kuluma hidayetim geldiği ve eriştiği halde, hidayetime tâbi olarak zikrime devam etmezse, onun için dar bir maişet vardır. Yani hakkı göremeyip, hicap perdesi zilletine maruz kalarak, kalbi ile azap olunur ve vuslat kapısı ve tecelliyat-ı ilâhiye kapıları kapanmakla kalben azap görür; zira zikir kalplerin anahtarıdır, zikirden yüz çevirmek ise, kalp kapısını kapamaktır.

 

Şiir: Ey said olup Hadi ismine mazhar olan kişi, Hakk'ın zikri anahtar oldu ta ki can (Ruh) kapısının kilidini başka bir şey açmasın, melâike gibi, Allah'ın zikri senin de gıdan olsun. Bu, yani Hakk'ın zikri; velilerin daimi geçimi oldu.

İmam-ı Ali (r.a.) buyurmuş ki: 'Her kim Allah'ı dünyada bilemediyse, âhirette hiç bilemez.'"13

 

20 — "Şarap ve kumarda şeytanın muradı başka değil, ancak aranıza buğz-u adâvet düşürmek ve sizi Allah'ı zikir ve yâd etmekten ve namazdan men eylemektir." (Maide: 91) buyrulmuştur. Demek oluyor ki şeytanın içki içirtmekten gayesi, Müslümanların zikrine ve namazına mâni olmaktır. O halde, her zikre engel olan; şeytanlık ödevi yapmış oluyor."

 

"İçki içmek, cismanî lezzet ve sahte bir neşe verir, nefs cismanî lezzete gark olunca, zikrullahtan ve namazdan gafil olur."14

 

21 — "O halde vay o Allah'ın zikrinden kalpleri katılara, onlar bir açık dalâl içindedirler, Allah kelâmın en güzelini indirdi, müteşâbih, ahenkli bir kitap... Onlardan Rablerine saygısı olanların derileri ürperir, sonra derileri de kalpleri de Allah'ın zikrine yumuşar. O işte Allah rehberidir. Allah onunla dilediğini doğru yola çıkarır." (Zümer: 22 - 23)15

 

"Kalpleri yoğunlaşıp, katılaşarak. Allah'ın zikrini kabul etmeyen kimselere yazıklar olsun, cehennemin veyil deresine düşerler."16

 

"İmanın emarelerindendir ki, onların kalpleri zikrullaha yumuşaya da, Allah'a kavuşmak şevkleri arta ve böylece dünya mihnetlerinden ve dünya insanlarında ki behaim ve vahşi hayvanlar ve şeytani sıfatların yükünü taşımaktan usanırlar da; Allah'a koşarlar ve Allah'ın sıfatları, nurları ile nurlanırlar."17

 

22 — "Kardeşim Harun'u bana vezir et ki seni çok tesbih edelim ve çok zikreyleyelim." (Taha: 33)

 

"Her bir halde seni çok zikreyleyelim. Te'vilât-ı Necmiye adlı Necmettin-i Kübrâ Hazretleri'nin tefsirinde: 'Fazla taat ve ibadet etmekte ve sülûkün akabeleri yokuşları denen seyir ve sülûkün güçlerini yenmek; onun sarp boğazlarını ve geçitlerini aşmakta salih ve samimi, ihlâslı arkadaşın büyük tesiri ve yardımı vardır.' denilmiştir.

Ve yine aynı surenin biraz aşağısında: 'Sen ve kardeşin ayetlerimle git ve benim zikrimde gevşeklik etmeyin.' (Taha: 42) denmiştir." 18

 

"Her halde lisan ile ve kalp ile zikre devamda fütur etmeyin; çünkü zikir bütün maksatların tahsilinde âlettir. Çünkü Allah'ın celâl ve azametini zikreyleyen kimse her şeyi hafif görür, Allah'tan başka bir şeyden korkmaz, ruhu bu zikirle kuvvet bulur."19

 

23 — "Her bir ümmete bir mensek meşru kıldık Allah'ın ismini zikretsinler için." (Hacc: 34)

 

"Nüsüklerini ihlâsla Allah rızası için yaparlar, zira menasikten asıl maksut olan, mabudu hatırlamaktır. Yine Te'vilât-ı Necmiye'de denmiş ki: "Haccın nüsüklerini yapan kişilerin zikrullah ile istedikleri; nefs-i emmarelerini sindirmek ve nefsinin hayvani sıfatlarını kırmaktır. Çünkü bunların terakki edip, bir manevî menzil ve makam elde edebilmek ve bu makamlara yükselebilmek için nefislerini kahretmek ve nefsin hayvani sıfatlarını kırmak lâzımdır. Binaenaleyh Allah'ı zikrederlerken, Allah'ın; bu zakirlere nefislerini ve nefsin sıfatlarını yok etmek ve kırmakla makamata erişmek nasip ettiğinden hamd-ü sena ederler. Şu halde Allah'a yaklaşmak için yapılan ibadetleri ve zikri ihlâsla Allah için yapınız da bu ibadet ve zikirlerinizi Allah'tan başkasını karıştırarak ve şirk yaparak bulaştırmayınız, kirletmeyiniz."20

 

24 — "Ancak iman edip amel işleyenler ve Allah'ı çok zikredenler, o mezmum hallerden müstesnadırlar." (Şuara: 227)

 

"Beyazid-i Bestâmî (k.s.) Hazretleri buyurmuş ki: 'Zikr-i kesir adetle sayı ile değil; huzuru iledir. Huzuru çok yapıp gaflete düşmemekle ölçülür.'"21

 

25 — "Şeytan üzerlerine istilâ etmiştir de, kendilerine Allah düşüncesini yani zikrini unutturmuştur. Onlar şeytan taraftarıdırlar. Uyanık ol ki; Şeytanın hizbi hep hüsrana düşenlerdir." (Mücadele: 19)

 

"Şeytanın istilâsı ile zikri unutup mahcup kalan kimse; iblis ve askerlerinin vatanı olur ve melun şeytan o zikri unutana galebe çalar, dili zikir yerine yalan, gıybet ve bühtan söyler; kulağı Hakk söz yerine lehiv ve hezeyan dinler."22

 

26 — "Öyle kimseler gibi olmayın ki Allah'ı unutmuşlar da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur. Ve işte onlardır ki; bütün fasıklardır, bozulmuş güruhtur." (Haşr: 19)23

 

"Nisyan (unutmak) zikrin zıttıdır. Nisyanla, kalpten Allah'ın zikri silinir Bu sebeple nisyanı yani Allah'ı zikretmeyi unutmayı Cenâb-ı Hakk çok zem etmiştir. (Tövbe: 67) ayetinde münafıklar zem edilirken:

 

نَسُواْ اللّهَ فَنَسِيَهُمْ

 

buyrulmakla münafıkların, Allah'ın zikrinden gafil oldukları ve zikrini unutturmakla onları, Allah lütuf ve fazlından mahrum bıraktı.24

 

27 — "Onun için, sen i'raz et öyle kimselerden ki; bizim zikrimizden yüz çevirmiş dinlemiyor, aldırmıyor." (Necm: 39). Ayet-i kerimedeki zikirden maksat Kur'ân olduğu gibi zikrullah da denmiştir.

 

"Peygamberimiz (s.a.v.) kalplerin doktoru gibidir. Allahu Teâlâ da kalplerin muacelesi için emir etmiştir: ilâcı gıda ile olacaksa ilâç verilmez ve yine zayıf ilâçla tedavisi mümkünse kuvvetli ilâç verilmez. Bunun için kalplerin gıdası olan zikirle Resûl-i Ekrem (s.a.v.) emir buyurdu, '«Lâ ilâhe illallah» deyiniz.' dedi. Zira zikrullahla kalpler mutmain olur. Nefisler gıda ile mutmain olduğu gibi. Bu emirle; Ebu Bekir ve emsali Ashap (r.a.) faydalandılar. Bu suretle zikre hamilden istifade edemeyenlere delil beyan etti, yine istifade edemeyenleri azapla tehdit etti. Yine faydalanmayanlardan yüz çevir, mualeceden vazgeç emri geldi. Resûlullah (s.a.v.) buyurmuş ki: 'Dünya köprüdür ondan geçiniz, fakat tamir etmeyiniz.' Dünyaya mücerret lanet etmenin mubah olduğuna dair, hadis varit olmadı. Bazı ehl-i hakikat demişler ki: 'Her ne ki, seni Mevlâ'ndan alıkorsa, o senin dünyandır.' Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz buyurmuş ki: 'Dünyaya sövmeyiniz, müminin güzel bineğidir. Zira onunla hayırlara erişilir ve yine o dünya ile şerden korunulur.' Mesnevî-i Şerif'te Mevlâna Hazretleri demiş ki:

Çist dünya ez hüda gafil buden

Ni kumaş ve nukre ve mizanu vezen

Malüra kizi behridin başı hamul

Nime malu salih handeş resul

Ab der keşti helaki keşti est

Ab ender ziri keşti peşti est

Çünki malü mülkira ez dil berand

Zan Süleyman hış cüz miskin ne hand

Tercümesi:

Dünya nedir? Huda’dan gafil olmaktır.

Yoksa mal-ü mülk ve kadın değildir.

Eğer mal, din için olursa onu taşı.

Zira salih kişi için helâl mal ne güzel buyurdu Resul.

Su geminin içine dolarsa batırır.

Eğer su geminin altında olursa gemiye kuvvettir.

Mal ve mülk sevgisini kalbinden çıkar.

Bu sebeple dünyaya hâkim olan Süleyman Peygamber, kendini fakir bilirdi.

 

Hadis-i kutside Cenâb-ı Hakk: 'Cenneti yarattım ve cennete yaraşır kimseler de yarattım. Cehennemi de yarattım ve ona yaraşanları da yarattım. Tuba ve saadet, cennete lâyık kıldığım kimselere olsun ve veyl ve azapta cehenneme lâyık kıldığım kimselere olsun.' buyurmuştur."25

 

28 — "Alimallah beni şaşırttı, zikirden sapıttı, gelmişken bana." (Furkan: 29) Zikirden murad, zikrullahtır. Kadı Beyzâvî tefsirinde de 'an zikrillahi' diye de tefsir edilmiştir."26

1 A.g.e., Cilt-2, S. 486

2 Hakk Dini Kur'ân Dili Tefsîri, Cilt-6, S. 4990

3 Ruh-ul Beyan Tefsîri, Cilt-4, S. 350

4 Letaif-ül minen ve'l Ahlâk (İmâm-ı Şarani Hazretleri'nin), Cilt-2, S. 32

5 Ruh-ul Beyan Tefsîri, Cilt-3, S. 115

6 Kurtubî Tefsîri, Cilt-14, S. 186

7 Kurtubî Tefsîri, Cilt-4, S. 82

8 Hakk Dini Kur'ân Dili Tefsîri, Cilt-4, S. 3400

9 Sûret-ül Hacc Tefsîrinde (Şeyh Hüsamettin Errükkâli Efendi'nin)

10 Ramuz-ul Ehadis Şerhi, Cilt-4, S. 77

11 Hakk Dini Kur'ân Dili Tefsîri, Cilt-5, S. 2883

12 Ruh-ul Beyan Tefsîri, Cilt-3, S. 102

13 A.g.e., Cilt-2, S. 612

14 A.g.e., Cilt-1, S. 592

15 Hak Dini Kur'ân Dili Tefsîri, Cilt-5, S. 4121

16 Ruh-ul Beyan Tefsîri, Cilt-3, S. 390

17 Te'vilât-ı Necmiye'de, Necmettin-i Kübrâ Hazretleri'nin

18 Ruh-ul Beyan Tefsîri, Cilt-2, S. 570

19 A.g.e., Cilt-2, S. 578

20 A.g.e., Cilt-2, S. 690

21 A.g.e., Cilt-2, S. 877

22 A.g.e., Cilt-4, S. 273

23 A.g.e., Cilt-4, S. 300

24 A.g.e., Cilt-1, S. 920

25 A.g.e., Cilt-4, S. 159

26 Hakk Dini Kur'ân Dili, Cilt-5, S. 3582

Gezi